Bu hafta da Yunanistan’la yaşadığımız sorunlardan bahsetmeye devam edelim. “ Yunanistan nasıl bu kadar arsız olabiliyor?” diye geçen hafta sormuştuk. Durum değerlendirmesi yaptığımızda böyle giderse Yunanistan’ın başına bir şey gelecek gibi görünüyor. Bu kadar arsızlık bu yüzyılda görülmüş değil. Yunanistan şayet uluslararası hukuka uygun hareket etmezse savaş kaçınılmaz olabilir.
Rumlar tarafından Kıbrıs’ta yaşayan Türk halkına dayanılmaz zulümler yapılıyordu. Rumların maksadı Türkleri sindirip adadan kaçırmaktı. Türkiye bu duruma sessiz kalmadı çünkü 1959 Londra Antlaşmasına göre Kıbrıs’ta İngiltere, Yunanistan ve Türkiye garantör ülkeydi. Bu garantörlüğün verdiği hakla soydaşlarımıza yapılan zulüm ve baskıları önlemek için 1974 yılında Kıbrıs’a Kıbrıs Barış Harekâtını yaptık ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kurarak adaya kalıcı bir barış getirdik. Getirdik ama adadaki Rumlar ve Yunanlılar o gün bu gün arıza çıkarmaya çalışıyor ve her fırsatta arsızlık yapıyorlar.
Yunanistan’ın Kardak Kayalıklarına çıkartma yaptığındaki karşı duruşumuzu ve Kıbrıs Barış Harekâtını saymazsak Ege de ve Akdeniz’de genelde hep Yunanlar kafalarına göre hareket etmiş ve maalesef hep onların istediği olmuş.
1959 Londra Antlaşması gereği Yunanistan ve Türkiye’nin ortak üye olmadığı bir birlikteliğe Kıbrıs’ın herhangi bir tarafının üye olması mümkün değilken Türkiye’nin verdiği özel izinle Rum tarafı Avrupa Birliği’ne üye olarak alındı.
Yine bu süreçte Eşek Adasının ve birçok adanın Yunanistan tarafından işgal edildiği söylenmekte. Bu gerçek mi değil mi bilemiyoruz ama herhangi bir yetkilinin bu iddiaları yalanladığını da görmedik.
Bundan hareketle ve bunun rahatlığıyla olsa gerek Yunanistan yine bu sefer de “Doğu Akdeniz benim.” diyor ve buna saygı duymamızı bekliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız haklılığımıza ve gücümüze rağmen yine de Akdeniz’de “ Hakkın adil bir şekilde hak sahiplerine paylaştırılmasını istiyoruz.” diyor ama arsız Yunanistan bunu da kabul etmiyor.
Kör şeytan diyor ki 6 mil içindeki bütün adaları ilhak et Yunanistan görsün Hanya’yı Konya’yı ama devlet, meselelere şeytanın gözüyle bakamıyor.
Yaşı müsait olanlar hatırlar Rahmetli Özal “Bir savaş uçağımız yanlışlıkla Ermenistan hududunu ihlal edebilir.” demişti de başına gelmeyen kalmamıştı. Gerekirse o da yapılmalıdır ama biz adil bir paylaşım ve haklarımızın korunmasını istiyoruz.
Bunun için gerekirse savaşa da girilmelidir. Yoksa uluslararası antlaşmalar sadece Türkiye’yi mi bağlamakta? Sanırım Yunanistan öyle düşünüyor olmalı ki bu durum Yunan yöneticileri arsızlaştırıyor.
Doğu Akdeniz’de hakkımızı kimseye kaptırmamak için verilen mücadeleyi sonuna kadar destekliyoruz. Devir değişti 1940’lı yıllar ve komşularla “sıfır problem” diye verilen tavizler geride kaldı. Artık haklarımızı ne pahasına olursa olsun savunan bir devlet iradesi var. Bu irade, haklı davasında sonuna kadar dik durmalıdır. Geçmişte gördük bu arsız Batı zihniyetine ne kadar taviz verirseniz verin onlar daha fazlasını istiyorlar.
Aslında bu süreçte Kıbrıs’taki Maraş iskâna açılabilir. Hem bu durum Türkiye’nin haklı olduğu davasında ne kadar kararlı olduğunu ve ciddiyetini de gösterecektir.
Bu yazı ilk olarak Hedef Halk Gazetesinde (https://www.hedefhalk.com) yayınlanmıştır.