HEM TASARRUF TEDBİRİ HEM HARCAMANIN ZİRVESİ!

Ülkemiz ekonomik olarak sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Bu sıkıntılı duruma kötü yönetim ve doğal afetler sebep olarak görülebilir. Bizimde bu konuda fikirlerimiz var fakat bu yazıda ayrıntısına girmeyelim.

Sayın Mehmet Şimşek ekonominin başına geçince bütün iktisat politikaları 360 derece döndü. Detaylara girmeyelim fakat uygulanan sıkı para politikası gereği tasarruf tedbirleri açıklandı.

Tasarruf tedbirleri politikası açıklandı açıklanmasına fakat bunu kim uygulayacak, buna kim uyacak? “İtibardan tasarruf olmaz.” diyerek şatafat içinde yaşayanlar tasarrufa riayet eder mi? Olmuyor işte ne yapılsa tasarruf olmuyor. Bizde bir deyim var “”İmam tasarruf yapmazsa cemaat yapar mı?” diye.

Sakın saltanatın kaldırıldığını sanmayın. Ülkemizde Cumhuriyet rejimi ile demokrasiye geçildi gibi bir görüntü olsa da uygulamada maalesef saltanat kaldırılmadı adeta her kuruma, her ilçeye, her şehre birçok sultan atandı!

Bugünlerde Avrupa Futbol Şampiyonası oynanıyor. Şampiyonaya katılan ülkelerin federasyonlarının misafir olarak götürdüğü en fazla sayı 40 kişiymiş. Bazı ülkeler hiç misafir götürmemiş.

Peki Türkiye Futbol Federasyonu kaç misafir götürmüş olabilir? Eleştirenlerin verdiği rakamlara göre tam 613 kişi götürmüşler. Futbol Federasyonu bu rakamı yalanladı ve 197 kişi götürdüklerini söyledi. Federasyonun beyanını doğru kabul etsek bile bu sayı çok değil mi?

“Her kurumun kendi bütçesi ve kendi parası var. Türkiye Futbol Federasyonu da misafirlerini kendi parasıyla götürdü.” diye bir savunma yapılabilir fakat o zaman da şu soruyu sormak gerekmez mi? Federasyona bağlı kulüplerin vergi borçları neden siliniyor? Diğer borçlar uygun faizle devlet tarafından neden finanse ediliyor? Federasyon parasını çarçur edene kadar kulüplere destek olsun.

Sayın Mehmet Şimşek futbol kulüpleri konusunda çok katı ve doğru bir tavır aldı, “Onlarca topçuya milyon dolarlar verenler kapımıza gelip vergi borçlarından dert yanmasın.” dedi. Kendisini tebrik ediyoruz. Her kulüp bir futbolcu az transfer yapsın ona ayırdığı bütçe ile hem vergisini ödesin hem de altyapıdan bir gence kadroda bulunma şansı tanısın.

Hani deveye sormuşlar “Neden boynun eğri diye, o da nerem doğru ki?” diye sormuş. Belki de Avrupa Kupalarına katılan ülkelerin içinde ekonomisi en sıkıntılı ülke Türkiye’dir fakat diğer bütün federasyonların getirdiğinden fazla misafir getiriyoruz.

Avrupa birliğindeki bütün ülkelerin toplamında bulunan araç sayısından fazla araca sahip kamumuz. Bizde valilerde ve belediye başkanlarında bulunan makam araçları, ihracatı bizimkinden on kat fazla olan ve bu araçları üreten ülkelerin devlet başkanlarında bile yok. Bu bir çelişki değil mi?

Devlet erkanı halkı tasarrufa davet ediyorsa buna kendisi de uymalı, hem de her kurumuyla. İnsanlar bu konuda ne düşünüyor etrafınıza bir sorsanız anlarsınız. Tabii ki insan içine çıkıyorsanız!

Nasıl olacak bu iş? Nasıl tasarruf yapacağız? Nasıl kalkınacağız? Üretmeden tüketen bir toplum kalkınabilir mi? Bu kadar lüks tüketimi yapmayı hak edecek hangi üretimi yaptık ki biz?

Kamu verdiği hizmetlerde çok ciddi fiyat düzenlemesi yapıyor. İğneden ipliğe fiyatlar değişecek. Bu sıkıntılı süreçte en çok mağdur olanlarda emekliler oluyor. Hem de Cumhurbaşkanımızın bu seneyi emekli yılı ilan etmesine rağmen. Bizim işimiz gerçekten çok zor.

Bu yazıyı okuyanların en az yarısı “Amma da abarttın.” diyecek biliyoruz fakat yapacak bir şey yok Gerçekler Acıtıyor.

Adnan ÖZ