Hacı Bektaş-i Veli’ye ait olduğu bilinen “Eline, beline, diline hâkim ol.” sözü insanın nasıl olması gerektiğini anlatan güzel bir özettir aslında. Yıllarca bu sözü eline hâkim olmaktan kastın “Elin yanlış işler yapmasın.” Beline sahip oldan kastın “Harama uçkur çözme.” ve diline hâkim oldan kastın da “Dilin sivri olmasın, kimseyi incitmesin.” diye anlamıştık. Bakılınca da çok güzel bir öğüttü bu.
Geçmişte yıllarca Tokat bölgesine iş seyahatlerim olmuştu. Alevi dedesi abilerle de sohbetler ettik Alevi dostlarımızda oldu. Bu dostlarımızla dine ve kültüre dair çok şeyler konuştuk.
Doksanlı yılların sonlarına doğru Tokat’tan bir Alevi dedesi, Samsun’da üniversite okuyacak kız çocuğu bir yakınını ev bulana kadar bize emanet etmişti.
O kız çocuğu ile eşimin de benim de çok sohbetlerimiz olmuştu. Ona öğretilene göre insan çok önemliydi, insan hele de kalbi güzel ise sevgiyi ve saygıyı hak ederdi. Ve fakat bir şey daha öğrenmişti, o da bir kadın Alevi olmayan birine gönlünü düşürür, ona kaçar ise öldü diye Yasin’i okutulurmuş.
Neden kaçmak zorunda kalıyor çünkü alevi olmayan birine kız vermeyi uygun görmüyorlar. Kızımıza bir soru sorarak bütün öğrendiklerini sorgulamasına sebep olmuştuk. “Aleviler için madem merkezde insan var, madem her şey insan için, peki Alevi olmayanlar insan değil mi? Hani hoşgörü? Hani insana ve inanca saygı?” diye sormuştum. Kızımız, şaşkınlık içinde eylemleri ile söylemleri arasındaki çelişkiyi fark etmişti…
Doksanlı yıllarda küçük bir kitaba sığdırılmış Hacı Bektaş-i Veli ile ilgili bir doktora çalışması elime geçmişti, okudum. Hacı Bektaş-i Veli’nin alkol ile ilgili söylediği şu söz dikkatimi çekmişti “Bir kuyuya bir damla alkol düşse, o kuyudan çıkan su ile otlak sulansa, o ottan yiyen kuzunun eti haramdır.” diye yazıyordu.
Bunu her gün içen bir Alevi dedesine okudum. Kitapçığı istedi “Bir araştırayım.” dedi ve bir daha bana geri vermedi. “Başka yerde bulamadım. Kitabı neden geri vermiyorsun?” dediğimde “Böyle yalan yanlış bilgilerle zihninizi kirletmeyin.” demişti. Bilgi yanlış değildi ama gerçekler işine gelmemişti.
Geçen gün kısa bir videoya rastladım. Hacı Bektaş-ı Veli’nin eline beline diline sahip ol sözünün tamamının anlamının bildiğimden farklı olduğunu anlatıyordu birisi. Konuşmacı “El demek il demek, il devlet ve bağımsızlık demek. İlinize, bağımsızlığınıza ve devletinize sahip çıkın.” diyor.
Bel için ise Çamlıbel’den örnekle “Bel yöre demektir. Kültürü, geleneği ve ananeyi ifade eder.” diyor. Dil ise o günlerde Anadolu da Farsça ve Arapça’nın yaygınlaşmasına karşılık Türkçeyi öne çıkararak “Diline sahip çık.” demiş Hacı Bektaş-i Veli Hazretleri.
Hacı Bektaş-i Veli’nin bu güzel sözleri iki manası ile de çok güzeldir ve kabulümüzdür.
Bu videoyu dinleyince geçmişe gittim ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. Bir insanı tanımak için söyleminden ziyade eylemine bakmak gerekiyor çünkü herkes konuşurken güzellik ve iyilik abidesi gibi olabilir. Ve fakat güzellik abidesi insanların eylemi nasıl ona da bakmak gerekir.
İyi insan iyidir ve tercihimizdir. Alevi’si Sunni’si fark etmez. Yeter ki elimizi el, dilimizi dil, kültür farkını zenginlik ve hepimizi bir bilsin!
Adnan ÖZ